Ülkü ocakları ne bir menfaat ne de bir saltanattı. Ülkü ocakları vebali büyük, bedeli ağır bir teşkilattı.
Ülkücülük bir erdem, ülkücülük bir sanattı. Adamın adamı olmakta yoktu, adam satmakta. Kula kul olmakta yoktu padişahlıkta. Yalnız ona kulluk eder yalnız ondan yardım dilerdik. Ölümlerle eylenen tunç yürekli Türklerdik.
Doğruyduk dürüsttük temizdik. Adımız geçince bayrak gelirdi akla. Efendiydik mütevazii idik asildik, adımız geçince adam gelirdi akla. Yedi düvele örnektik, namertlik kalleşlik haşa, menfaat nedir bilmezdik. Şimdi ne oldu söyle bize, o ruhu o aşkı yeniden anlat bize.
Ülkücü denince akan sular dururdu. Aşk bile önünde eğilip selam dururdu.
Ölenlerimiz şehit kalanlarımız gaziydi. Ülkücülük tepeden tırnağa muhteşem bir maziydi.
Şimdi ne oldu söyle bize, o ruhu o aşkı yeniden anlat bize.
Hak hukuk adalet milliyetçi hareketti. Ülkücü denilince dava gelirdi akla, Muhammed Mustafa’yla (sav) aynı safta. Para pul şan şöhret fitne fesat bilmezdik, dünyaları verseler davamızdan dönmezdik.
Şimdi söyle hangi yüzle bakalım sana, fitnenin fesadın elindeki şu halimize baksana.
”Ne Amerika ne Rusya ne de Çin”di. ”Her şey Türk’e göre Türklük için”di.
Tarihin derinliklerinden çıkıp gelmişti sanki, Kürşat’ın Alparslan’ın ruhu yeniden dirilmişti sanki. Pırıl pırıl bir gençliktik, ne oldu söyle bize, o ruhu o inancı yeniden anlat bize.
Ok bir kez çıktı mı yaydan, geçerdik düğünden toydan. Bir değil bin canımız olsa çekinmeden verirdik. Bir ölür bin dirilirdik. Kanımız aksa da zafer islamındı. Kanımız aksa da zafer turanındı. Şimdi ne oldu söyle bize, o ruhu o aşkı yeniden anlat bize.
”Şehitler ölmez vatan bölünmez”di. Şeksiz şüphesiz gelirdin akla.
Adın geçince akan sular dururdu, yiğitlik mertlik önünde selam dururdu.
Şimdi söyle hangi yüzle bakalım size, o yiğitliği o mertliği yeniden anlatın bize.
Ülkücü ocaklarda bir değil bin özenle seçilirdi. Anadan babadan yardan sırattan geçilir gibi geçilirdi. Büyük küçük saygı sevgi ülküdaşlık, liyakat vatan millet din dinayet, hangisini anlatayım sana. Boğazımıza kadar battık şehidim, o ruhu o aşkı yeniden anlat bana.
İstanbul’u tekrar fethedin deseler fethederdik. Çin sarayını basın deseler basardık.
Kelimeyi şehadetle ölür, Atsız’ın ruhuyla yaşardık.
Şimdi ne oldu söyle bize, Kürşat’ları İlteriş’leri yeniden anlat bize.
Ülkücüydük güçlüydük yedi düvelin namlusundaydı adımız. Adriyatik’den Çin seddine yankılanırdı andımız. Hani Allah’a kitaba ve silaha yemin olsundu? Hani şehitlerimiz gazilerimiz emin olsundu? Hani kavgamız son nefer son nefes son damla kana kadardı? Hani kavgamız milliyetçi Türkiye’ye turan a kadardı? Şimdi ne oldu söyle bize, o yeminleri yeniden anlat bize.
Ülküdaştık gönüldaştık kardeştik. Edirne’dekinin acısını Kars’taki duyardı.
Ateş düştüğü yeri değil, yediden yetmişe herkesi yakardı.
Şimdi ne oldu söyle bize, o sevgiyi o ruhu yeniden anlat bize
Sağ göğsümüzde kurşun, sol göğsümüzde sızı, sırtımızda hançer, ahvalimiz içler acısı. Daraldık bunaldık yüreğimiz paramparça sanki, düşmanı geçtik şehidim ülküdaşımız bile düşman sanki. Her yeni gün bin Bizans, imdat inşirah imdat nas, canımız çıktı çıkacak sanki.
Maalesef ülkücü ülkücünün can düşmanı oldu can evimizde. Teşkilat denilince perem perem kaçar olduk. O tadına doyulmaz ocaklar, o tadına doyulmaz ülkücülük nerede?
nerede! benim gönüller fatihi başkanlarım? Nerede! benim yedi düvele nam salmış teşkilatlarım? Nerede! benim mazisine hasret, bir lokmayı paylaştığım ocaklarım? Ülküdaşın adından, kardeşten öte kardeş tadından söyle geriye ne kaldı bize, dillere destan o ülküdaşlığı yeniden anlat bize.
”Ülkücüyüm ” demekle ülkücü olunmazdı. Bu kadar ağır bir yük, bu kadar hafif taşınmazdı. Bozkurttu, alpti, alperendi, cesurdu, çalışkandı, fedakardı. Hangi sıfatını anlatayım sana, kahır ölümden bin beter yerin zımmı az şu halimize baksana.
Er meydanında döne döne dövüşürdük. Kederi sevinci kardeşçe bölüşürdük.
Para pul şan şöhret saçını başını yolardı. Türkün göz bebeği bozkurtlar
destan üstüne destan yazardı. Şimdi ne oldu söyle bize, o ruhu o aşkı yeniden anlat bize
Seyredelim dedik seyrettik. Makam mevki kazandık, ama ruhumuzu kaybettik.
Artık ne güzel, ne rahat ne iyi, herkes para pul şan şöhret makam mevki peşinde
peki ya senin canın peki ya senin istikbalin nerede?
Adımıza kocaman bir mim koydular. Geçmişimizde ne varsa tepeden tırnağa soydular.
Dört bir yanımız harami doldu şehitim, ne gücüm kaldı nede mecalim.
Artık nesli tükenmiş bir garip ülkücüyüm ahir zamanda
dünyaları verseler de dönüp bakmam. Allah biliyor, bedeli Allah katında
Türklük gurur ve şuuru İslam ahlak ve fazileti, kimimiz Yusuf kimimiz şehit kimimiz gazi
Allah rızası için dinle beni, utançtan yerin dibine girsek yeri.
Ülkücülükten vaz geçtim. Hangi Türk, hangi Müslüman taşır bu vebali?
HASAN GÖMLEKSİZ
(Ülkücü şehit Ömer Erten Genişhan adında bütün şehitlere)
15 Nisan 2016