Ortada hukuki bir süreç vardır.
Ülkücülerin bu sürece dahil edilmeye çalışılması tarihi bir hatadır.
Ülkücüler, solla savaşını seksen öncesi yapmış, bedelini ödemiş ve bitirmiştir.
Ülkenin kanını emen sağla sırt sırta verip, ülkücüleri yeniden böyle bir çatışmanın içine çekmek, ülkücülere ve ülkeye yapılacak en büyük ihanettir.
Bu karanlık oyunu yeniden tezgahlayanların, dün cezaevlerinde yatan ülkücülere ne yaptığı, nasıl davrandığı ortadadır.
Ülkücüleri, ülkede her gün onlarca vatan evladı öldürülürken, balkondan seyretmeye davet edenlerin, bu gün savaşa davet etmeleri manidardır.
Hayırdır! Dün, devletin bütün kapılarını ardına kadar kapattığınız ülkücüler, hatırlanması gereken yerde yeniden hatırlanmış, ülkücülerin savaşçılık ve cesaretlerine yeniden ihtiyaç mı hissedilmiştir?
Ülkücülerin Türk siyasetinde ki yeri bu mudur?
Türkün kanını kurutan, bu namussuz ve aşağılık oyun,
daha kaç kez denenecektir?
Oldu olacak, ülkü ocaklarını ülkücüler değil, nerede ne zaman ne yapılacağı söyleyen, istihbaratlar yönetsin olsun bitsin.
Gelinen noktada kabadayılıkla ülküdaşlığın karıştırılması övülmesi hele hele gelecek kuşaklara bir idol gibi sunulması sadece tarihi bir yanlış değil, aynı zamanda ülkücülüğün topyekün imhasıdır.
Ülkücü hareket ne kadar devlet için,
devlet adına, masalı uydurulursa uydurulsun,
bir mafya hareketi değildir.
Yerli ve küresel güçler ne yaparsa yapsın, hiç bir zamanda olmayacaktır.
Ülkücüler
ister devlet
ister parti
İster lider
İster şartlar
İster yerli ve yabancı
ister gizli ve açık güçlerce olsun
üzerine giydirilmek
Yıkılmak
Yamanmak istenen bu bühtanı asla kabul etmeyecek.
Herkese ve her şeye rağmen
Mazisi şan ve şerefle dolu bu hareketi, dün olduğu gibi bugün de, yine aynı şan ve şerefle gelecek kuşaklara taşıyacaktır.
Yaşasın Türk milletinin natural mayası bağımsız ve bağlantısız Türkçü toplumcu hareket.
HASAN GÖMLEKSİZ
20 Kasım 2020