21 Kasım 2024 20:48

Artık anlayın!
İstese rektör de, elçi de, vali de, bakan da,
genel müdür de atatır. AMA İSTEMİYOR.

Artık anlayın!
İstese Atatürk’e, cumhuriyete, ulus devlete dil uzatanın dilini de, soluğunu da keser, AMA İSTEMİYOR.

Bugün çıksın, “Bu imamlar kimin imamı? Ne yapmak istiyorlar? Atatürk’le, cumhuriyetle ne alıp veremedikleri var ?” desin ertesi gün hepsi görevden alınır, AMA İSTEMİYOR.

Neden?
Nedenini kimse bilmiyor.
İşin daha vahimi, nasıl bir liderlikse hiç kimse sormaya cesaret de edemiyor. Ne siyaset böyle bir lider gördü. Ne de Sultan Süleyman böyle saltanat sürdü.
En rağbet gören görüş ” Devlet adamı, devlet için, devlet ne derse onu yapıyor ” sözü oluyor.

Bundan o kadar büyük bir gurur duyuyor, bu sözle o kadar kendilerinden geçiyorlar ki, ne söylesek, ne yapsak bu saçma sapan mantığın içinde eriyip yok oluyor.

Eğer bu iddia doğruysa, demek ki DEVLET, geçmişte olduğu gibi BUGÜNDE bizi yine istemiyor.
Yani bu, seviniyorsunuz da sevinilecek değil, üzülecek bir şey arkadaşlar
Ülkücülerinüst düzey devlet kadrolarında olmasını
burayı altını çizerek yazıyoruz.

Ya ZATIALİLERİ
Ya DEVLET
Ya da İKİSİ BİRDEN İSTEMİYOR.

Sevgili ‘dava adamı’ kralları! Sevgili ülkücüler! Bu iş şayet dediğiniz gibiyse ve üstüne üstelik dehad safhada bir beka sorunumuz varsa bu konuyu tekrar düşünmelisiniz.
Bizi devlette, devletin bekası için önemli olan kurum kuruluşlarda istemeyen kim?

Soru gayet açık!
Niye? Devletin önemli ve kilit noktalarında
Valilik, elçilik, rektörlük, genel müdürlük, müsteşarlık, TRT, SPK, YÖK, ÖSYM… gibi görevlerde badem bıyıklılar görevlendiriliyorlar da
Polislikte, uzman er ve uzman çavuşlukta, cephede, ateş hattında ülkücüler görevlendiriliyor?

Bu soruya bütün ülkücüleri tatmin edecek mantıklı bir cevabın verilmesi gerekiyor.
Bu konuda bir fikriniz yoksa lütfen, boşa ülkücülük havası atıp artistlik yapmayın, çünkü Hilal TRT’yi, Egemen, Ozan, Kavakçı Dış İşlerini, “bir yılda 850 bin Suriyeli çocuk doğdu zenginleştik” diyen arkadaş İç İşlerini, Türkçe yasaklanmalı diyen zevat Milli Eğitimi, Kurtuluş Savaşını inkar eden …meclisi yönetirken, ülkücüler ateş hattında ölüyor.

Demekki devletin ülkücülere bakış açısı 12 Eylülde neyse, bugünde aynı. Zihniyette hiç bir değişiklik yok. Türk milliyetçiliğine ve ülkücülere karşı küresel güçlerce telkin ve teşvik edilen hastalıklı ve düşmanca tavır aynen devam ediyor.
Dün sorguda işkencede döve döve öldürüyorlardı bugün de ateş hattına sürüyorlar. Tıpkı Osmanlı’da olduğu gibi, yine sefasını süren başkaları kanları dökülen Türkler.

“E Efendim iktidar olan onlar, olacak elbette o kadar” diyebilirsiniz de
Hayır efendim! İktidar olan onlar olabilir, ama iktidarda tutan da sizsiniz.

Bugüne kadar Türk siyasi tarihinde AKP kadar devlet kadrolarını ülkücülere kapatan başka bir parti olmamıştır.
Fakat ne yazık ki ülkücülerce AKP kadar desteklenen bir başka partide olmamıştır.
Bu tarihi çelişkive saçmalık kendilerini muhafazakar ülkücü olarak adlandıran ya da öyle görülen kesimin ülkücü harekete ve dolayısı ile ülkeye yaşattığı önemli ve tarihi bir bedeldir.
Gaflet ve ihanetin niyetleri ayrı olsa da sonuçları aynıdır.
Muhafazakarlığın ne olup, ne olmadığı, nerde başlayıp nerede bittiğini artık bilmek zorundayız.

Tepeden tırnağa bütün kadrolar badem bıyıklılarla dolmuş. Ülkede liyakatsızlıkta hat safhadayken pırıl pırıl ülkücüleri bırakıp, bunlarla övünmek, maharet değil cehalet, muhafazakarlık değil ihanettir.

Sevgili dostlar hiç bir parti başkanı partisini “Sizin bilmediğiniz şeyler var” iddiasıyla yönetemez.
Hele bir aydın hareketi olan Türk milliyetçiliğinde bu asla söz konusu olamaz. Oluyorsa orada Türk milliyetçiliği yok demektir.

Kimi desteklerseniz destekleyin, herkes sizin neden ve niçin desteklediğinizi bilmek zorunda.
“Efendim ‘Beka’için destekliyoruz” İyi güzel de devlette ülkücülere yer verilmemesinin, Fetö’nün siyasi ayağının araştırılmamasının, okullarda ‘ant’ın kaldırılmasının, yola, köprüye, hastaneye fahiş fiyatla garantör olunmasının , üç dört yerden maaş alınmasının , elektriğin, telekomun’un özelleştirilmesinin, devletin neyi var neyi yok satılmasının, halkı aç, gençleri umutsuz bırakmanın bekayla ne alakası var?

Bakın doktorlar gidiyor
Yarın mimarlar, mühendisler de gidecek
Öbür gün yazarlar sanatçılar
Gençlerin durumu ortada
Yetişmiş pırıl pırıl beyinler adeta kovulurken onların yerine akın akın Suriyeliler, Iraklılar, Afganlar dolduruluyor.
Ülke tarihinde görülmemiş tehlikeli ve karanlık bir istilanın içinde, ama siz hala maval okuyorsunuz.
Hani işiniz gücünüz bekaydı bundan daha ala beka mı olur?

Gelişmiş ciddi ve medeni devletlerde ülkeye sığınmacı alınmasının sınırı ve şartları bellidir. Bu bir beka ve güvenlik sorunudur. Kaç yılda ne kadar çoğalacaklarını, entegre olup olmayacaklarını düşünmek zorundasınız.
Plansız programsız “Saldım çayıra mevlam kayıra” kafasıyla 10 milyondan fazla sığınmacıyı ülkeye doldurduktan sonra her sözünüz beka , her yeriniz ülkücülük olsa ne olur, olmasa ne olur?

Farkında mısınız?
Tarihe Türk toplumuna kurulan en büyük, en tehlikeli oyunu seyreden hatta sessiz ve tavırsız kalarak ortak ve destek olan ne yaptığını bilmeyen tarih ve milliyetçilikten bir haber şaşkın ülkücüler olarak geçeceksiniz .

“Sivil istila” sözünüzün hiç bir önemi yok, çünkü ne dediğinizin arkasında durdunuz, ne de yumruğunuzu masaya vurdunuz. Dediğiniz gibi bu hakikatensivil bir istilaysa ki öyledir. Allah aşkına söyler misiniz ülkücülerin istilaya karşı duruşu bu mudur?

HASAN GÖMLEKSİZ
13 Eylül 2022

#ARTIK ANLAYIN İŞTE, #beyin göçü, #devlet, #iktidar, #lider, #ülkücü hareket

Bir yanıt yazın