Mehmet Yılmaz başkandan alıntı
Bir Talat Paşa’ya bakın birde şimdiki yöneticilere aradaki korkunç farktan çok korkacaksınız.
Bugün Mehmet Talât Paşa’nın Berlinde kalleşçe sırtından vurularak şehit edilişinin yıl dönümü…
Eşi Hayriye Hanım anlatıyor:
“1. Dünya Savaşı sırasında evimize vesika ile ekmek alırdık. Güzel yemeklere veda etmiştik. Sadrazam iken bile halkın yediği kara vesika ekmeğini yerdik. Bir gün İaşe Nazırı İsmail Hakkı Paşa evimize gelmişti. Sadrazamın evinde çamur gibi ekmek yediğimizi görünce bizim şoförü yanına çağırmış ve ertesi gün kendisini görmesini istemiş, şoföre bir torba beyaz ekmek verip eve yollamıştı. Akşam eve geldiğinde sofraya oturduk. Beyaz ekmeği görünce, en küçük dilimleri bile topladı ve şoförü çağırıp şu emri verdi:
’Bunları İsmail Hakkı Paşa’ya götür ve selamımı söyle. Biz, her gün vesika ile ekmeğimizi mahallemizin fırınından alıyoruz. Bu ekmeğe ihtiyacımız yok.”
O sırada annesi hastaydı ve biraz ayırmasını istemiştim. Kesin bir dille: “O ölürse ben de ölürüm ama, herkesin ihtiyar annesi var, onlar ne yiyorsa benim annem de onu yiyecektir.”
***
Yıl 15 Mart 1921… Berlin’in Charlottenburg semtindeki Hardenberger Sokağı’ndaki 4 numaralı evde ikamet eden Talât Paşa saat 11’e doğru evden çıkıp, sokak boyunca yürümeye başlamıştı. 17 numaralı evin önüne vardığında, karşısından gelen gri paltolu bir genç önce Talât Paşa’nın kendisini geçmesine izin vermiş, ardından dönüp tabancasının tetiğine basmıştı. Talât Paşa ensesinden giren tek kurşunla yere yığılırken, genç adam silahı atıp kaçmaya başlamıştı.
Katili Mahkemede şöyle demişti:
“Ben Talât Paşa ile iki kez karşılaştım. Gözlerime öyle bir baktı ki, korkudan titredim. Elimi silahıma attım ama çekip ateş edemedim. O yüzden üçüncü gün arkasından ateş ettim”
Ve son günlerinde evindeki not defterine şunları yazmıştı:
“Yatakta ölmek nasip olmayacak ama ziyanı yok, varsın vursunlar, vatan benim ölümümle bir şey kaybetmez.
Bir Talât gider, bin Talât yetişir!..”