Ne birileri gibi Allah din kitap sattık, ne de vatan ve millette riyakarlık yaptık.
Hata yaptık, eksik yaptık, ama samimiyetsizlik yapmadık.
Yeri geldi ezildik, yeri geldi sürüldük, yeri geldi asıldık, ama tarihi mirasımıza hiç bir leke sürmedik.
Samimiyet milliyetçilerin tarihi mirasıdır biliyorsunuz.
Mete’den Çiçi’ye, Atatürk’ten Enver Paşa’ya vatanını satan tek milliyetçi göremezsiniz.
Çünkü vatan ve millet başkalarının ARACI, milliyetçilerinse hep AMACI olmuştur.
Mücahit olarak gelip müteahhit olarak ceplerini dolduranlara, tarihteki kan donduran fetvalara, keşke Yunan galip gelseydi diyenlere bakarsanız bunu daha iyi anlarsınız.
Millet mefhumu olmayanların vatan mefhumu da olmuyor ne yazık ki.
Yani
Bayrak inmez ezan susmaz deyince boşuna akla ilk gelmiyoruz.
Vatanda da, devlette de, dinde de, cumhuriyette de samimiyiz.
Vatanı seven herkesi sevecek kadar sevgimiz
Vatana göz dikenin ciğerini sökecek kadar cesaretimiz var.
Ama bir şeyimiz eksik.
Ruhen 1923 olsak da zihnen ondan çok geriyiz.
Mermi taşırken donarak ölen Şerife Bacı, mermiyi namluya süren Seyit Onbaşı, merminin üstüne yürüyecek Mehmet bu gün de var.
Ama onları layıkıyla yönetecek, ilimde, bilimde, ahlak ve erdemde, bireysel ve toplumsal bilince ulaşmış, çağdaş bir Türkiye, çağdaş bir Türk milliyetçiliği ne yazık ki hala yok.
Atatürk öldü, maalesef hayalleri öksüz kaldı.
Tepeden indi diye eleştirilen değerler, üstü açıldığı gibi kapandı.
Oysa demokrasi, laiklik, çağdaşlık, halkçılık, cumhuriyetçilik, devletçilik, inkılapçılık herkesten önce bize, milliyetçilere teslim edilmişti.
Ama gelin görün ki halkı geçin, milliyetçilerce bile bu değerler yeterince içselleştirilemedi.
Bedel ödemeden öğrenilmezmiş öyle diyorlar.
Şimdi bedelini ödüyoruz, bakalım ne zaman öğreneceğiz.
Düzen ne dayatırsa dayatsın, küresel aktörler hangi oyunu kurursa kursun.
Her toplum, her devlet, her millette kurtuluş reçetesi aynıdır.
‘’Çağı yakalamak ve onu geçmek’’
Bu tespit tarihin ilk gününden beri hükmünü sürmektedir.
İster ekonomi, ister demokrasi, İster toplumsal düzen, ister parti, İster ocak
Adınız sanınız ne kadar süslü, ne kadar havalı olursa olsun, çağı geriden takip eden hiçbir millet, hiçbir devlet, hiçbir parti, hiçbir ocak, gelişmiş ülkelerin boyunduruğundan oyun ve tezgahından kurtulamaz.
Adımızın milliyetçi ülkücü olması fark etmez.
Bunu anlamayan bir milliyetçi milliyetçi
Bunu anlamayan bir ülkücü ülkücü olamaz.
Boynumuza takılan tasma, ayağımıza vurulan zincir kırılmadan yaşanan her romantizm beyhudedir.
Zincirleri kırmanın tek yolu
Sadece siyasal alanda değil, ilimde, bilimde, teknikte, ahlakta, erdemde, kültürde, şiirde, romanda, tiyatroda, resimde, heykelde, sanatta, sporda, her alanda Türk milliyetçiliğinin hakkını vermekten geçer.
Velhasıl ı kelam estekti, köstekti, destekti, yataktı, yorgandı, mitildi hepsi hikaye.
Yol başçılığı bırakırsanız, değil İstanbul’a, nereye mitil atarsanız atın boşa atarsınız.
Çünkü ön teker nereye giderse arka teker oraya gider. Önemli olan arabada kimin olduğu değil, arabayı kimin sürdüğüdür.
HASAN GÖMLEKSİZ
15 MAYIS 2019